top of page

Pandemiden Kadın İş Gücü Nasıl Etkilendi?

ree

2 yılı aşkın süren ve birçok değişimin hayatlarımıza girişini hızlandıran pandemi yavaş yavaş geriçekilirken, bizler de salgın sonrası “yeni normalleri”mize alışmaya çalışıyoruz. Hepimiz için yeniolan ve pek çok ilki de beraberinde getiren bu dönem, aynı zamanda bildiğimiz konulara farklı veyepyeni bir yaklaşımla eğilmemiz gerektiğini de ortaya çıkarıyor.Pandemi döneminde yapılan küresel ve lokal araştırmalar, çalışan kadınların yaşadığı zorluklarınaltını çizerken, geçtiğimiz günlerde sonuçları açıklanan World Economic Forum- Global GenderGap 2022 – Dünya Ekonomik Forumu- Küresel Cinsiyet Eşitsizliği 2022 Raporu, Covid 19pandemisinin cinsiyet eşitliğine kavuşma hayallerimizi 32,5 yıl erteleyeceğimizi ortaya çıkardı.WEF Global Gender 2022’ye göre cinsiyet eşitliğinin sağlanması için artık 99,5 yıl yeterli değil,şimdi artık eşitlik için132 yıla ihtiyacımız var.Rapora göre; global krizlerin üst üste gelmesi kadın iş gücünü zorlamakla kalmıyor aynı zamanda ,ne yazık ki küresel olarak kadınlar için daha da gerileme riski taşıyor. Deloitte tarafından, 10ülkeden 5.000 kadın ile gerçekleştirilen Women@ Work Anketi ve ülkemizde TÜSİAD tarafındangerçekleştirilen “Salgının Kadın Çalışanlar Açısından Etkileri” gibi çalışmalar salgın sonrası;çalışan kadınlarda tükenmişliğin arttığını ve aynı dönemde işyerlerinde önyargı veayrımcılığa daha çok maruz kaldıklarını söylüyor. Bu çarpıcı ve önemli bulgular, iş hayatındakadınların geleceğine yönelik, köklü ve etkili çözümleri konuşup, hayata geçirme zamanımızıngeldiğini göstermesi açısından oldukça önemli.Dünya artık bizim bildiğimiz eski Dünya değil….Her şey ışık hızıyla değişiyor.Bugünlerde her sohbette mutlaka bu ve benzeri konuşmalar yapıldığına eminiz ki sizlerdeşahit olmuşsunuzdur.Peki gerçekten öyle mi?Evet, Dünya değişiyor ve hayatlarımızda pek çok alanda bu değişimi yaşadığımız birgerçek; bununla beraber Dünya çapında yapılan araştırmalar çalışan kadınlara yönelikkapsayıcılık konusunda daha yapmamız gerekenler olduğunu gösteriyor. Çünkü ankettekisayılar çalışan kadınların yarısından çoğunun tükenmişlikle boğuştuğunu ortaya koyarken,aynı zamanda iş ortamında maruz kaldıkları ayrımcı ve önyargılı davranışlarının daarttığını gösteriyor.ARTIK CİNSİYET EŞİTLİĞİNİN SAĞLANMASI İÇİN 99,5 YIL YERİNE, 132 YILA İHTİYACIMIZVAR.2006 yılından beri yayınlanan Dünya Ekonomik Forumu-Küresel Cinsiyet EşitliğiRaporu‘nun 2022 sonuçları geçtiğimiz günlerde paylaşıldı. Küresel cinsiyet eşitliğininmevcut durumu ve evrimini,-Ekonomik Katılım ve Fırsat,-Eğitim Eşitliği,-Sağlık ve Hayatta Kalma ve-Siyasi Yetkilendirme

alt başlıkları altında dört temel boyutta ele alan raporun ortaya koyduğu sayılar,pandeminin olumsuz etkilerini gözler önüne seriyor.Pandemi öncesini gösteren WEF Global Gender GAP 2020 raporu, kapsayıcılıkuygulamalarındaki küresel kararlılığımızın 10 yıllık bir ilerleme ile bize döndüğünümüjdelerken, Covid süresince bu konudaki hassasiyetimizden ödün vermemizin faturası,Global Gender Gap 2022 raporunda 32 yıllık bir gerileme olarak karşımıza çıkarıyor.Yani pandemi sürecinde küresel olarak Cinsiyet Eşitliği Karnemizin pek parlakolmadığı görülüyor.Çoğu ülkenin cinsiyet eşitsizliğinin kapatmaya yönelik ilerlemesinin durduğu ve 146ülkeden sadece 30’unun %1’lik bir ilerleme kaydettiği görülüyor. Ülkeler ve bölgelerbazında baktığımızda Kuzey Avrupa ülkeleri Genel Cinsiyet Uçurumu Tablosunun üstsıralarındaki yerlerini korurken, İzlanda cinsiyet ayrımcılığını %90 oranında kapatarakliderliğini devam ettiriyor.Peki rapor Türkiye özelinde bize neler söylüyor?Covid öncesi Küresel Cinsiyet Uçurumu Indeksinde 153 ülke arasında 130. Sıradabulunan ülkemizde, 2022’de 146 ülke arasında 124.sıraya yükselmekle beraber, sadece%0.001’lik bir ilerleme göstererek, Covid öncesinde gösterdiği %0.050’lik ilerlemeningerisinde kalıyor.“Ekonomik Katılım ve Fırsat Eşitliği” alt başlığında da durum benzer. Bu kategoride deCovid öncesine göre 2 basamak yükselerek 134. sıraya yükselmiş olmakla beraber, halaSuudi Arabistan, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerin ardından geldiğimizi görmek,bu konuyu ivedilikle ele almamız gerekliliğini göstermesi açısından önem teşkil ediyor.Bu yıl 146 ülke kapsamında gerçekleştirilen WEF raporuna göre, işgücündeki cinsiyetfarklılıklarını olumsuz etkileyen faktörler; sosyoekonomik ve teknolojik dönüşüm, ekonomikkrizler ve uzun süredir devam eden yapısal engeller olarak karşımıza çıkıyor. Her geçen yıldaha fazla kadının liderlik pozisyonlarına yükseliyor olması elbette umut veren bir gelişmeolarak karşımıza çıkarken, toplumsal beklentiler, işveren politikaları, yasal ortam vekadınların bakım sorumluluğu ne yazık ki hala kadın işgücü için oldukça zorlayıcı şartlarındevam ettiğini de gösteriyor.Cinsiyet Eşitsizliği ve Kapsayıcılık konusunda Covid sonrasını araştıran gerek uluslararasıgerek lokal çalışmalarda WEF Global Gender Gap 2022 raporuna benzer sonuçları ilepandeminin özellikle kadın işgücü üzerindeki olumsuz etkilerine dikkat çekiyor.Anketlerin ortaya koyduğu bu çarpıcı bulgular bir yanıyla endişe verici gibi görünse de,değişimi zorunlu kılması açısından bir yanıyla da hepimiz için bir fırsatı içinde barındırıyor.O nedenle bu konuda kapsayıcı uygulamaların artmasına katkı sağlaması amacıyla, gelinönce kadınların sesine bir kulak verelim ve anketlerin bulgularına göz atalım.

İŞ HAYATINDAKİ KADINLARIN ÜÇTE BİRİ TÜKENMİŞLİK SENDROMUYLABOĞUŞUYORCovid-19 pandemisinin, kadınların iş yaşamlarındaki etkilerine yönelik bakış açısı sunmasıamacıyla, 2021 yılında Deloitte tarafından 10 ülkeden 5.000 kadın ile gerçekleştirilen“Women@ Work” anketi, kadınların işyerinde hala ayrımcı davranışlara maruz kaldığınıve aynı zamanda evde olmanın getirdiği zorunlu sorumlukların artmasıyla beraber,kendilerini tükenmiş hissettiklerini ortaya çıkardı. Global ölçekte gerçekleşen bu anket, herne kadar pandemi kısıtlamalarının hafifletilmesi dolayısıyla kadınların iş/yaşam dengesikonusunda orta düzeyde iyileşmeye ve iş memnuniyeti/motivasyonunda bir miktar artışaişaret etse de, aynı zamanda olumsuz ruh halinin hala devam ettiğini ve kadınlarıntükenmişliklerinin ciddi düzeylere ulaştığını da gösteriyor.Bulgular, çalışan kadınların stres seviyesindeki yükselme ile gelen tükenmişlik hissinin birönceki yıla göre artış gösterdiği yönünde. Katılımcıların üçte biri, ruh sağlıklarıyla ilgilisorunlar nedeniyle işten izin almak durumunda kaldığından bahsediyor. Buna ek olarak,“her durumda erişilebilir olmak”; kültürü de devam ediyor. Kadınların üçte birinden fazlası, işigeride bırakabilme becerilerini kötü/çok kötü olarak değerlendirirken, bu grubun %42’si herzaman erişilebilir olmamaları halinde kariyer gelişimlerinin kötü etkilenmesindenkorktuğunu da ifade ediyor.Yani; ne yazık ki kadınlar işi geride bırakamadığı gibi, evde-işte “ çift vardiya” zorluğuylabaşa çıkmaya çalışıyorlar.Esnek veya yarı zamanlı çalışma modellerini tercih eden kadınlar ise, işverenlerinden bukonuda yeterli desteği alamadığını ya da kendilerine bu tür çalışma seçeneklerinsunulduğu durumlarda da iş yüklerinin uygun şekilde ayarlanmaması nedeniyle yoğunçalışma saatlerine maruz kaldıklarını söylüyorlar.Aynı dönemlerde TÜSİAD tarafından 39 üye işletmenin katılımıyla gerçekleştirilen“Salgının Kadın Çalışanlar Açısından Etkileri” anketi de global çalışmayla benzerbulguları ortaya çıkararak, ülkemizde de çalışan kadınların çok farklı durumda olmadığınıgösterdi.TÜSİAD’ın anketi de; kadın ve erkek çalışanların yaşadığı sorunlarda en büyük farkın ev-işdengesi, artan çalışma saatleri, psikolojik stres ve tükenmişlik olduğunu ortaya koymasıaçısından anlamlı.Yine ülkemizde yapılan ve salgın döneminde evde zaman kullanımını araştıran bir başkaanket sonucu da, salgının kadınlar üzerinde orantısız biçimde artan ev-bakım iş yüküneneden olduğunu söylüyor ve toplumsal cinsiyet eşitliği önündeki en önemli engelin halenücretsiz bakım yükü olduğunu gün yüzüne çıkarıyor. (İlkkaracan ve Memiş,2020).

Pricewaterhouse Coopers ise; pandemide kadınların çalışma haftasına 31 saat ücretsizçalışma eklediğini belirtiyor. Çalışan kadınların/annelerin yaptığı her saat kesintisiz ücretliişe karşı, babaların üç saat kesintisiz ücretli iş yaptıklarını ve bu nedenle çalışan annelerintüm bu fazladan ödenmemiş işi de üstlendiklerini söylemekte. Bu da pek çok kadının izinalmasına ya da işten çıkarılmasıyla sonuçlanıyor.Yenidenbiz Derneği olarak Kariyer.net ile 22-29 Aralık tarihleri arasında 954 kadınarasında gerçekleştirdiğimiz bir başka ankette benzer sonuçlarıyla karşımıza çıkıyor.Çalışmaya katılan kadınların %50’si iş günleri ve mesai saatleri dışında da çalıştıklarınıbelirtirken, bu kadınlar ev işi ve annelik konusunda sorumluluğu eşleriyle eşitpaylaşamadıklarını da belirtiyorlar.İş yerlerimize geri döndüğümüz bu günlerde, kapsayıcılık konusunda etkili sonuçlaralabilmek için öncelikle tükenmişlikle boğuşan kadın çalışanlarının sorununa çözümlersunabiliyor olmamız çok önemli.Bunun için işverenler kadın çalışanlarına; “Sizi vesağlığınızı yaptığınız işin sonuçlarından daha çok önemsiyoruz” mesajını hissettiren;çocuk bakımı ve çalışma saatlerinde esneklik gibi; etkili düzenlemeleri yürürlüğe koyarakbaşlayabilir.Peki bu konuda başka ne gibi çözümler sunulabilir? Bu konudaki çözüm önerilerimizi degelin birlikte bir sonraki yazımızda ele alalım.

Yorumlar


bottom of page